“Hayranlarımızla bütünleştikçe/yakınlaştıkça, yapmak istediğimiz müziği ve onlara ne söylemek istediğimizi de farketmeye başladık”
Seventeen genç debut günlerinden beri uzun bir yol kat ederek gelişti, diğer yandan, hala debut zamanlarındaki gibi aynılar.
Koreli erkek grubu, dört yıl önce 13 üyeyle canlandırıcı ve eğlenceli bir pop şarkısı olan “Adore U” ile debut yapmıştı. Ve sadece birkaç hafta önce, Temmuz ayının ılık bir pazar gecesinde Seventeen, ilk sahnelerindeki aynı saygı ve çabayla, Madison Square Garden izleyicisine debut şarkılarını sahneledi. Şuan daha büyükler evet. Ve tabi ki daha karizmatikler. Fakat neşeli enerjileri hala ilk günkü gibi.
Belki de bu isimlerinin sonucudur, hem eğlenceli hem duygusal olabiliyorlar. Yeni şarkılarından “Getting Closer” ve “Good To Me” hem sözleriyle hem de ritmiyle onların olgunlaştıklarını gösterirken, Seventeen’in özgün çoşkusunu ayırt etmek neredeyse imkansız.
MSG’deki KCON New York’taki kapanış sahnelerinden sadece saatler öncesinde kuliste sahip oldukları aynı ışıltı.. Siyah-beyaz desenlerde giyinmiş -blazerler, baskılar ve örgü gömlekler, isteğe bağlı kıravatlar- Seventeen, bir heyecan ve sıcak bir merhaba topluluğu gibi.. Ve ayak bileği yaralanması nedeniyle seyahat edemeyen en şakacı üyeleri Seungkwan olmasa bile oldukça yüksek sesliler. Ancak müziklerinin evrimi sorulduğunda üyeler sessizleşerek düşüncelerini toparlamak için zaman harcıyorlar. Ve cevap verdikleri zaman, yılların deneyiminden gelen bir çeşit güven ve keskinlikle konuşuyorlar.
Rapçi Mingyu bir gülümsemeyle, “Bunun gerçekten dokunaklı bir şey olduğunu düşünüyorum” diyor. “Dört yıl önce yaptığımız müziği dinlerken bile, aa demek böyleydik diye düşünüyoruz”
“Hayranların da geçmişi düşündüklerine eminim -bunlar Seventeen ile paylaştığımız deneyimlerdi, o zamanlar öyleydik- bu tür hisler ve anılar müziğimize dahil oldu. Bunu düşünmek beni gerçekten minnettar hissettiriyor ve bu müteşekkir olunacak bir şey. İlerlerken, hayranlarımıza böyle hatıralar vermeye devam etmek istiyorum.”
Fakat Seventeen için Carats adlı hayranlarıyla müzikleri aracılığıyla kurdukları bağ, debutlarından beri şarkı yapımında bizzat yer almaları dolasıyla daha da kişiselleşiyor; “Aldığınız memnuniyet farklı,” diyor 2 tam albüm ve yedi mini albümü üreten Woozi. “Bunlar anlatmak istediğimiz hikayeler ve bizim için yapılmış bir şeyi sadece ortaya koymak yerine bizzat kendimiz yapıyoruz. Daha derin hissettiriyor.”
Seventeen’in (arkadaşı ve iş birlikçisi Bumzu ile birlikte) baş yapımcısı ve vokal grubu lideri olarak Woozi, her bir üyenin stüdyodaki gücünü nasıl artıracağını -Jeonghan’ın melankolik EDM hiti “Don’t Wanna Cry” şarkısındaki tatlı havadar vokalinden, “Clap”ta Wonwoo’nun yakıcı rapine kadar- gayet iyi biliyor. Dahası, daha fazlasını vermeleri için onları nasıl zorlayacağını biliyor. Örneğin, özgüvenli bir b-side olan “Bring It”, grubun ana dansçısı ve koreografı Hoshi’nin son derece iyi ve aşılmaz bir güvenle her şeyi yapabileceğini, hatta rap bile yapabileceğini kanıtlıyor. (“Hoshi beni hep şaşırttı” diyor rapçi Vernon ve ekliyor “çünkü sahnede çıldırıyor. Ve herkes onunla enerji doluyor. Gerçekten önemli bir rol oynuyor.”)
Bir yandan düşünerek konuşan Woozi, kpop camiasında kendi müziğini üreten bir idol grubu olmanın en azından artık onlar için yeni bir şey olmadığını belirtiyor.
“Dürüst olmak gerekirse, biz gençken, daha yeni başladığımızda, bunun özel ve farklı bir şey olduğunu düşündük” diyor. “Şimdi, bu bizim bir parçamız, normalimiz. Bu bizim kim olduğumuzun gerçekten bir parçası ve artık yaptığımız herhangi bir şey.”
“Bir şeyi kendin üretme hissi, bir çeşit silah gibi, Demir Adam gibi” diye ekliyor Mingyu.
Grup gerçekten de Yenilmezler gibi, iş sayılara gelince 13 kişi tek takım olarak sahne alsalar da aslında 3 alt gruba ayrılıyorlar: lider S.Coups, Wonwoo, Mingyu ve Vernon hip-hop ünitesini; Woozi, Jeonghan, Joshua, DK ve güç merkezi Seungkwan vokal ünitesini; Hoshi, Jun, The8 ve maknae Dino çok yönlü performans ünitesini oluşturuyor. Alt gruplar arasındaki işbirliği sayesinde grup oldukça özgün işlere imza atıyor. Örneğin, 2017’de her alt gruptan 2 üyenin bir araya gelerek ürettiği “Flower,” unutulmaz bir melodi içerirken, dinamik koreografisi ise Dino tarafından hazırlanmış. “Oh My!” ve “Very Nice” gibi teklileri ise kendi kendilerine ürettikleri şarkıların nasıl farklılaşabildiğinin birer kanıtı.
S.Coups’a göre, Seventeen müziklerinde tekil bir hikaye anlatmaya çalışmıyor; sonuçta, tek bir konsept 13 farklı bireyin çokluğunu tanımlayamaz. Tek bir konsept yerine, sanatçı olarak ve genç erkek olarak olgunlaşmalarına yoğunlaşıyorlar. “Amacımız, geçmişte yaptığımız şeylere sürekli bakıp, daha önce gösteremediğimiz yeni yönlerimizi keşfetmeye çalışarak hayranlarımıza bunları geçirebilmek” diyor.
Tabii ki, büyüyen acılar da baskıya neden olabilir. Kendi müziklerini yapmak, grubun başarısının ağırlıklı olarak kendi omuzlarında olması anlamına geliyor – dolayısıyla her yeni denemelerinin, onların çocuksu cazibelerine aşık olan hayranları yakalamama olasılığı her zaman var.
Woozi, “Başlangıçta, bunu gerçekten çok düşündük ve endişelendik” dedi. “Fakat şimdi, her albümde olduğu gibi, yapmak istediğimiz müzikle hayranlarımıza söylemek istediklerimizi birleştirmeye başladığımızı farkettik. Söylemek istediğimiz hikayeler, hayranlarımıza anlatmak istediğimiz hikayelerle aynı.”
Grubun hayranlarına olan güveni, karanlık bir yoğunluğa sahip “Getting Closer”dan hafif ve oldukça sade “Home”a kadar, her konsepti deneyebilme güvenini de onlara veriyor. “(Farklı tarzda olsalar da) kalbimizden gelen parçalar oldukları için bir sürü insanın hoşuna gittiğini gördük.” diyen S.Coups, “mutlaka duymak istedikleri tür müzik olduğu için değil belki ama bizim elimizden çıktığı için (seviyorlar)”
Seventeen’in müziği geliştikçe üyeler de gelişiyor. Dino, 16 yaşında debut yaptığında, kendisine rehberlik yapması için diğer üyelerden destek alan bir çocuktu. Şimdi 20 yaşında ve tam tersi büyük üyeler motivasyon için maknaelerinden destek aldıklarını söylüyorlar. S.Coups, utangaç olan Dino’ya hitaben, “Zaman geçtikçe, müziğe olan tutkusu ve harcadığı çaba büyüyor” diyor. “Birlikte yaşamaya devam ettikçe, stajyer olduğumuz zamanlara kıyasla, onun daha çok çalışmaya devam ettiğini ve sahnede daha cool olmak için çaba sarf ettiğini görüyorum. Onun azmini görmek her zaman için canlandırıcı.”
Jun ise grubun iki Çinli üyesinden biri ve garip mizah anlayışıyla, üyelerin yüzlerini her zaman güldürmeyi başaran bir mutluluk virüsü. Woozi, “Gerçekten her zaman şakalaşıyor” diyor. “Yaptığı şakalar o kadar büyüleyici ve yeni ki enerjisini ve heyecanını nasıl koruyabildiğini merak etmemi sağlıyor. Nasıl yorulmadığını merak ediyorsun.”
Los Angeles doğumlu vokalist Joshua, “Asla yorulmuyor” diye ekliyor. Bunun üzerine Jun çılgınca gülümsüyor ve gözleri parıldıyor.
Ancak, Seventeen üyelerinden herhangi birinin, 4 yıllık yolculuklarını kapsayan kısa ama sınırsız enerjik bir setle (“Getting Closer,” “Clap,” “Good To Me,” “Adore U,” ve “Very Nice”) Madison Square Garden’ı aydınlattıklarını izlediğinizde, yorulduklarını hayal etmek çok zor.
Her zamanki gibi, tüm keskin hareketler ve karizmatik yüz ifadeleriyle kolay bir şekilde senkronizeydirler. Tıpkı binlerce kalabalık yerine sana bakıyorlarmış gibi, en büyük, en ünlü arenanın bile samimi görünmesini sağlamanın yolunu buluyorlar. 2015’ten bu yana kazanmış oldukları bu beceri ve büyük gülümsemeli 13 genç, insana “Nasıl bu kadar göz kamaştırabilirsiniz?” sorusunu sordurtuyor.
Kaynak: MTV
Daha önce yayınladığım başka röportajlardan ATEEZ röportajı için BURAYA, Taemin‘in röportajları için BURAYA ve BURAYA, Chungha için BURAYA, Eric Nam için BURAYA, Bang Yongguk için BURAYA, Kim Jaejoong için BURAYA, Henry için BURAYA , Linkin Park’tan Joe Hahn röportajı için ise BURAYA , Stray Kids için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Güney Kore’de sanat hayatı başta olmak üzere, makale türüne girebilecek her içerik bu kategoride.